Bu isyanın üzerine laf edilmez. Oku da gör dilenci, bizim futbolumuz nedir.
barcelona'yı sevmek suç mu demişler. değil. değil de mesele o değil ki. çıkış noktamız barcelona değil bi kere. barcelona yunanlı matematikçi pisagor'a nazire yaparcasına sahasının her yerinde ayağa kısa isabetli paslarla üçgen,dörtgen,beşgen yapan bir takım ama bu onların gerçeği bizim değil. bunu anlataya çalıştık anlamadılar. getir mesela david villa sanchez:('i ligimize gitsin ilk anadolu deplasmanına bak bakalım yerden kalkabiliyor mu amınakoyim? kalkmaz aga kaldırmazlar sikiverirler vallaha adamı rakip ceza alanının kendi yarı alanına bakan diliminde :(
ama mesele o da değil biliyo musun..
mesele sizin futbola başka anlamlar yüklemey çalışmanız, sizin futbolu başka sahaya çekmeye çalışmanız ama işte biz bir grup adam o sahada yokuz. siz futbola sikim sokim anlamlar yüklüyosunuz ya, biz yüklemiyoruz sorun burda. bizim için futbol stadyum kuyruğunda " değdirmeyin amınakoyim" le başlıyo. bizim için futbol atılan diagonal paslarla değil " 4 numara güngören'den gelen çocuk değil mi lan" ile biizm için futbol " amınakoyim dışardan bulup getiriyolar bu adamları memleketin çocuğu yedek sikicem böyle yönetimi" il başlıyo:(
ama mesele bu da değil biliyo musun?
mesele şu amınakoyim;
burda yazılanlara bakın futbola dair ve bir de şunlara;
arjantin-almanya maçı sonrası size tanıl bora'nın maç yazısından bir pasaj sunmak istiyorum
"jorge luis borges’in memleketlilerini tanımlayışı meşhurdur: ‘arjantinliler,’ der üstad, ‘ispanyolca konuşan, aslında ingiliz olmayı isteyen ve paris’te yaşadıklarına inanan italyanlardır’. arjantin’in futbol tarihi de, milli kimlik inşasıyla iç içe, bu manevi karmaşayla yüklü. 19.-20. yüzyıl dönümünü, kozmopolit bir kimlik ve futbolda ingiliz hayranlığıyla yaşadılar. ardından, kuvvetli bir yerlici-millici içe kapanma ve futbolda ‘la nuestra’ (kendi tarzımız) iddiası geldi. peroncu popülizm de iyi uydu bu havaya. bu sırada uluslararası platformlarda artarda gelen başarısızlıklardan, tatlı ekşi bir milliyetçi melankoli çıkartıyorlardı. hep gururlu, ‘moral’ üstünlüklerinden hep emindiler. arjantinli sosyolog pablo alabarces, adını ‘futbol ve arjantin ulusunun icadı’ diye çevirebileceğimiz kitabında geniş geniş anlatıyor bunları"
ya da futbolun 4 güne yayılması hakkında nefis bir tanıl bora yazısı daha
"‘otomatik portakal’ romanıyla meşhur britanyalı yazar anthony burgess’in hikmetli bir sözü var: ‘beş gün çalışacaksın, incil’in dediği gibi. yedinci gün tanrıya aittir. altıncı günse futbola aittir.’ ingiltere’de otuz yıldır çıkan o nefis futbol dergisinin adında da aynı hikmet vardır, o bir günü, altıncı günü iple çekmenin heyecanı: when saturday comes, cumartesi geldiğinde. hikmet, futbolun biraz özel bir şey, felekten çalınan bir gün, bir tatil, bir armağan oluşunda. futbola törensel heyecanını, ‘şimdi oyun zamanı’ neşesini veren, budur. her lâhza futbol, bıkkınlık verir. tadı kaçar. hayatı daraltır. aptal eder. asosyal yapar. yazmaktan bıkmayacağım. haftada dört gün lig, rezilliktir."
ben de aynen böyle düşünüyorum:(
peki ya ali ece:(
bir kere de amınakoyim tavşanlı linyete değin lan şu futbol sohbetlerinde, bir futbol programında futbola " naturalist yazra emilie zola" diye girmek nedir ali? taşşak mı geçiyorsun lan bizimle, quaresma'nın ilk maçından sonra söylediğin " siyah beyaz bir bienal gibisin slavador dali tabosu gibi" ya da dün ne demiş " puyol da iyi pasör ama picasso'nun fırça darbeleri gibi pas atmıyo:((
mesele bu da değil amınakoyim
mesele sizin taşak geçtikleriniz bu ligin gerçekleri
mesele ibrahim dağaşan gerçeği, sedat bayrak gerçeği mesele sertlik, senin atılan paslarla aldığın hazza inat bank asya'da ikinci ayağa pasın yasak olmasının peşinde dilnememiz tesadüf olabilir mi
bu ülkede futbol böyle oynanıyor, bizler bu ülkenin futbol gerçeğinin farkında olanlarız, bu ülkenin futbol kültürü yok diyenin anasını da bizzat mor menekşe kürşat duymuş siksin, futbol kültürümüz var bülent uygun başkanın oynattığı kaos futbulu bu ülkenin gerçeğidir ve herve tum bu ülkenin santroforudur.
sizden ricam futbola başka anlamlar yüklemeyin artık kabullnemye çalışın, ibrahim dağaşan'ı sevmeye çalışın, anlamaya çalışın:(
bir de siksok alıntılar yapmayın allahınızı severseniz, best bilmem shankly bilmem işte paul breitner falan. siktir edin:(
19 Şubat 2011 Cumartesi
Bir Sendikalının İsyanı
Gönderen
Futbol Vandalı Bodom
zaman:
22:28
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Etiketler:
isyan etmenin zamanı geçiyor
11 yorum:
gelmiş-geçmiş-gelecek ve gelemeyecek en iyi post yazılmış. ben bırakıyorum blogu :(
roberto baggio onların faruk yiğit bizim demek istiyorum göz yaşlarımı silerken :(
keşke bülent uygun başkan cümlesi en başta olsaydı ondan sonrasını okumazdım :( oraya kadar okumak zorunda kaldım ondan sonrasını okumadım.
amına koyim o kadar amına koyim demişsin ki yazıyı 90 dakkada 3 paket sigara içen altaylı dayıyla yazdın sandım.
cnyz'un dediklerine kelimesi kelimesine katılıyorum :(
bodom'Un ilk ve tek güzel postu :(((
post benim değil yüce insan ramos'un. ramos > futbol tarihi.
ramos'un tespitleri > ali ece'nin içinde kemal sunal+faustiono asprilla+ketsbaia+billy shank'lı güzellemeleri.
blog manifestosu gibi olmuş. sağ üstte her zaman ulaşılabilecek bir yerde linki bulunsun yazının.
"jorge luis borges’in memleketlilerini tanımlayışı meşhurdur: ‘arjantinliler,’ der üstad, ‘ispanyolca konuşan, aslında ingiliz olmayı isteyen ve paris’te yaşadıklarına inanan italyanlardır’ arjantin-almanya maçının yazısına yazılmış ya jakdhaskjdlas
ya abicim sen ne diyosun allahını seversen almanya geldi 4 tane yerleştirdi:( bu kadar basit:(
Arjantinlilerle ilgili sözde ilk aklıma şu karikatür geldi
http://karikatur.me/karikaturler/orjinal/issiz_adam_3112010_114734.jpg
senin gibi sik kafalılar yüzünden bu ülkede gündem YOUNG BOYS PAOK OLUR
Yorum Gönder