29 Temmuz 2011 Cuma

Arena'da İmparator'un Aslanları

Tarih: 28 Temmuz 2011
Yer: Aslantepe


Kimine göre alelade bir dostluk maçı, kimine göre Liverpool'u görmek ve içindeki liman işçilerini gün yüzüne çıkarmak için harika bir fırsat. Türkiye'nin her bir yerinden kalkıp gelmek isteyen binlerce sarı kırmızı taraftar olduğu aşikar. İmparator ve O'nun Aslanları ilk kez Aslantepe'ye çıkıyor. Kendini bilmez bazı romantikler ise Liverpool formasıyla gelsek olur mu hacı minvalinde evrene mesajlar yolluyor. Yarı Liverpool yarı Galatasaray atkıları yok satıyor. Çok istiyorsan alırsın atkını, koyarsın evinin bi'köşesine, anı olarak kalır ama statta "You will never walk alone" çalma absürdlüğünü gösterenin yanında o atkıyı açıp sağa sola salınımlar yapmanın alemi yok. İçindeki ruhu kaybetmeyen Galatasaray taraftarı da İsrafil gibi çaldı ıslığını zaten. Helal olsun!


Maça gelecek olursak, özlenen ve duyulmak istenen başta ağızlardan çıktı zaten. Fatih Terim'in sahaya inmesiyle İmparator Fatih Terim haykırışlarını titreyerek söyledi taraftar. Acaba senin efsanen Kenny Dalglish o an ne düşündü? Peki her maç Kop'un önünde oynayan o takım, o haykırışları duyunca neler hissetti? Sen de biraz düşün, ariel yumuşatıcı kullan, liverpool formanı yıka ve askıya al goygoycu.


Liverpool as kadrosuyla çıkmadı evet ama bizene. Fatih Terim yavaş yavaş takımın idealini ortaya koyuyor ve oyuncuların kendi mentalitesinde oynatmaya alıştırıyor. Maçın totaline baktığımızda İnter maçından daha iyi bir Galatasaray vardı. Hücumları, pasları, topu kaptırdıkları anda yaptıkları presleri bu takımın daha her şeyin başında olsa da çok iyi yolda olduğunu gösteriyor. İnter maçında da Liverpool maçında da tek forvet başlaması 4-4-2'de hala net karar kılmadığını gösteriyor hocanın. Bana kalırsa Baros Elmander ikilisiyle çoşmamak elde değil lakin o zaman ortasaha yetersiz olacak gibi geliyor. Tabi bunu en iyi hoca bilecek ve oynayacak oyuncular da elinden geleni yapacak.

Maça dominant başlayan Galatasaray, 90 dakika boyunca efsane bindirmeler yapan Ujfalusi'nin ortasıyla Baros'un kendi klasına yakışan vuruşuyla erkenden öne geçiyor. Maç için aslında fazla konuşmak istemiyorum zira herkes gördü takımın varlığını. Melo belli ki bu takım için bir şeyler yapmak isteyen adamların başını çekecek. Maç esnasında tribüne oynasa da biraz, Cana ile uzaktan yakından alakası olmadığını ve Cana romantiklerini ortadan teker teker kaldıracağını gösterecektir Melo. Selçuk için söylenecek ne var ki? Top alıyor, top veriyor, beyniyle oynuyor, ortasahanın yükünü kaldırıyor, ters toplar atıp hücuma canlılık getiriyor. Tüm bunların yanında en çok sevindiğim şey, duran topları biçimsizce ve değiştirmeksizin aynı tarzda kullanan Arda'nın yerine Selçuk'un kullanması. Haliyle köşe vuruşundan gelen Baros'un ikinci golü de buna güzel bi'örnek.


Sabri bu takım için adamın dibidir. Yine görevini yaptı. Kaleye koysan orada da en iyisini yapmaya çalışacaktır. Arda bildiğin gibi. Hala bazı şeyler eksik ama Terim onu kendine getirecektir. Daha önce demiştik, Arda ilk önce Acun'u bırakmalı, daha sonra karşı yakanın çocuğu Emre Belöz'ü. Hakan Balta'nın maksimum verimi bu ve bunun gibi olacaktır ve her ne yaparsa yapsın sevilmeyecek bu adam. Kazım iyi gibi ama durgun gibi de. Takımın temposuyla birlikte diğer futbolcular gibi o da arttıracak performansını.



Gelelim Elmander'in golüne. Elmander El ne der demedi, efsane bi'vuruşla taktı kapağı. Daha pozisyon başlamadan önce Elmander'in presi, Kral Hakan Şükür'ün preslerini hatırlatmadı mı söyle? Onunla birlikte pres yapıp topu orada kazanmak en az gol kadar sevindirdi beni. Peki Ayhan'ın sol kanattan sol ayakla Elmander'in tam ayağına topu atması neydi? O yüzden ağzın o gün küfürsüz kaldı değil mi Ayhan için. Sen ne dersen de, Ayhan o takımın için olması gereken oyuncuların başında gelir. İlk 11 demiyorum bak, o takımın içinde!


Son sözleri Belgarath'ın kelamlarıyla bitirelim;


"Hazırlık maçının fener hariç kaybedileni makuldur."


Biz yine de aslanlar gibi çıkıp, baba gibi topumuzu oynadık ve birbirinden güzel 3 golle yolladık Liverpool'u. Merseyside senin Galatasaray'ın adının geçtiği tüm topraklar benim olsun. Carslberg'ini unutma dilo, Dalglish'in hüznü için kaldır şişeni havaya.

0 yorum:

Yorum Gönder